31 Ağustos 2015 Pazartesi




Bir şiirim var dilimde 
Hiç yeri gelmeyen 
ve
Bir gidenim var içimde 
Hiç geri gelmeyen 




29 Ağustos 2015 Cumartesi

Hiç



-2-



bir baktım da
ne sen gülüşüne aşık olduğum aşksın
ne de ben gülüşüne bakmayı maharet sayıyorum
seni seviyor muyum artık
hiç sanmıyorum




27 Ağustos 2015 Perşembe

İnsan




Sonu gelmiyordu bazı şeylerin. Çaylar bitmiyordu içmekle. Rüzgar azalmıyordu esmekle.
Gözleri gözlerime değdiğinde, şiirler dökülüyordu kirpiklerinden. O şiirler ki, susmakla bitmiyordu, anlatmakla geçmiyordu. 


Lamı cimi olmuyordu bazı dertlerin. Ateş misali yakıp geçiyordu.


Öyle ya;
Ateş yakmakla yükümlüydü. Zaman geçmekle, insan da çilesini çekmekle.


8 Ağustos 2015 Cumartesi

Bir Gece



Adını hiç bilmediği sokaklarda buluyordu kendini. Elleri ceplerinde yürümenin içini titreten yalnızlığını hissediyordu. Zaman şakaklarında atıyordu sanki. Islak rüzgar, gerilmiş boynuna çarpıyordu. Şahdamarından alev alev yanan göğsüne doğru akıyordu. Elleri buz kesmişti, kulakları neredeyse donmuştu. Avaz avaz bağırmak istedi. Kusmak istedi nefretini. Her şeye yeterdi ama bir tek buna yetmiyordu cümleleri. Neresinden çekip, neresinden çevirecekti?

Sustu. Uzaklardan bir martı sesi duyuldu.  O keskin iyot kokusu yeniden ciğerlerine doldu. Oldu olası sevmezdi denizi. Çünkü, o sakin sahil kasabalarına hiç yolu düşmemişti. 

-

Sabahın olmasını istedi bir an. Hiç bilmediği bir yerdeydi. Hiç dönmediği köşebaşları, hiç edinmediği arkadaşları olmuştu. Buraya nasıl gelmişti? Neden burada durmuştu? 

Yanıp yanıp sönen sokak lambasına takıldı gözü. Kalbinin soluk soluğa atışını hissetti. Kalbi, içinde öylesine duran bir et parçası değildi. Zihninin boş duvarlarında yankılanıyordu sesi. Dudakları uyuşuyordu ve rüzgar tokat gibi çarpıyordu. Sabah henüz oluyordu. Sokak lambaları hala yanıyordu.

Bazı geceler neden böyle son buluyordu? Sorular kolaydı ama cevapları yoktu.