Neyi nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum aslında. Cümleler devrildikçe eziliyorum altında. Kelimeler kifayetsiz diyorlar hani, işte tam da öyle. Hangi kelime, hangi cümleye?
İçimde heryer heryerde.
Eskiyi anımsıyorum ara sıra, eski bir ceketin ceplerini yoklar gibi.. Hatırladıkça anlıyorum, insan olmak dedikleri en çok da bana yakışmıyor şimdi. Beni sahipleniyor oluşunuz geliyor hatırıma, korktuğumda nasıl da saklanırdım küçük bir çocuk gibi arkanıza. Kaplan kesilişinizi hatırlıyorum biri bana bir şey yaptığında.. Ve sonra sizi nasıl kaybettiğim geliyor aklıma. Yırtılıyor sanki ciğerlerim, ben böyle bir acıyı ömrümde hiç görmedim.
Bir kelime olsa şimdi mesela. İçimdeki tüm anlatılacakları derleyip toplasa. Ya da bir cümle kurulsa şimdi. Tüm pişmanlığım, o sancılı gecelerimle gün yüzüne çıksa. Bir mektup olsa ya da. Ben yazsam gidip sizin içinize dokunsa..
Ama olmuyor işte. Doluya koysam almıyor, boşa koysam dolmuyor. Öylesine bir zamandayım ki bazı kelimeler bazı anlamlara gelmiyor. Acı dediğin de büyüdükçe cümlelere sığmıyor.
Gidişinizden beri, kaybolmuş bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. Hep dönüp gelecekmişsiniz gibi sanki. Bir sabah uyanınca baş ucumda olacaksınız, kimbilir belki.
O zehirli hatayı yaptığım gün gibi karanlık her yer. Gittiğiniz şehirlerde sabah olmuyor. Çiçek dediğin buralarda zaten hiç açmıyor. Kuşlar dönmüyor göçlerinden. Yağmurun da yağmak gelmiyor içinden..
Ben aslında gelmeyeceğinizi biliyorum. Çok oldu keseli umudumu. Yüzünüzü zar-zor hatırlıyorum, sesiniz siliniyor kulaklarımdan. Bir tek kalbinizi hatırlıyorum, beni bir zamanlar içinde saklayan.
Bazı geceler adını hiç bilmediğim sokaklarda buluyorum kendimi. Hala, hala imkansız bir umutla; sizi bulurum sanıyorum. Belki bir sokak size çıkar sonunda. Belki bir gece sabah olur sizi bulunca.. Ama olmayacak işte, olmayacak dünya tersine dönmedikçe.
Pişmanlığı boyundan büyük olunca insanın, işte böyle oluyor. Ne anlatsa, ne yazsa, ne söylese bir türlü anlaşılmıyor..
Merve ve Özge'ye.
Beni unutmamaları ümidiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder