şiir gibiydi, diye geçirirdi aklından. sanki kendini bildi bileli ezberindeydi. mıh gibi derlerdi ya hani, işte tam da öyleydi. özenle seçilmişti sanki. gözleri.. ulu orta anlatılmazdı. uzun uzadıya bakılmaz, bakmadan da durulmazdı.
şiir gibi, diyordu onu soran olursa. saçlarına getirmezdi hiç lafı. bilirdi çünkü. saçlarını anlatsa şiirlere sığmazdı. gönlü kırılsın istemezdi şairlerin. tüm şiirleri denedi onu anlatabilmek için. tüm şiirler eksik kaldı. üzülecekti şairler, onu içinde saklamasaydı.
ellerini.. biraz başka severdi ellerini. devirin, derdi. devirin bütün şiirleri yeniden yazalım. anası olalım tüm şairlerin. hepsini yeniden doğuralım. kuşları yeniden bırakalım göğe. göğe bakmayı ilk biz bulalım. ellerini, başka türlü nasıl anlatayım.
kulaklarına değdiğinde sesi. susardı sevilen tüm şarkılar. kim, hangi şarkıyı sevdiyse; hangi kuş hangi tınıyla öttüyse, susardı işte.. serçe kuşları havalanırdı uzaklardan, duyulurdu kanat sesleri. bir dalga vururdu kıyıya. bir bebek yutkunurdu. anlatamazdı. ne söylese eksik olurdu.
bir gülüşü vardı ki. iç çektirirdi derinden. size ne! derdi, kalkardı yerinden. kıskanmak dedikleri zerresi etmezdi hislerinin. müptelası olmuştu yazılmamış şiirlerin. sonbaharı gibiydi İstanbul'un, kışı gibiydi Ankara'nın. aklını alıyordu yanında oluşu. aklı durmadan karışıyordu. ah, diyordu. yanındayken özlemek de ne oluyordu.
kokusunu getirmeyen rüzgarlara dönmüyordu yüzünü. rüzgara ulan! küser miydi insan. küsüyordu. her nefeste onu çekiyordu içine. boynunda bir yer vardı bir tek o biliyordu. yüzünde bir gamze, bir tek o görüyordu. türlü şehirlerin, türlü türlü sokakları hep ona çıkıyordu. mumlarda o yanıyordu. şaraplarda o akıyordu. her renk ona benziyordu. her saat onda duruyordu.
soran olursa susuyordu. gittikçe susuyor. kaldıkça susuyor. içtikçe susuyordu.
"Tuna Velibaşoğlu - Sen Kal Ölene Kadar"
parçası çalınıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder