24 Nisan 2015 Cuma

Ceplerimde Ellerim


Yalnız dediler bana, incitme ihtimalinin ince hesaplarından acizdiler.
Onların yalnızlığı başka bir dili konuşuyordu, anlayamıyordum.
Ben sadece derdimi anlatacak kadar onların dilini biliyordum.
Tokat gibi vuruyorlardı yüzüme 'yalnızlık' sıfatını..
Ben ağzım gözüm diyene kadar çoktan yalnızlığımın ederini  biçmişlerdi,
Bilmediğim bir lisanın yarım yamalak anladığım kelimeleriyle, koyuydu, tenhaydı ve çaresi yoktu..
İstiklal Caddesi'nde 'ellerim ceplerimde' yürümektendi yalnızlığım.
-
"Öyle ya nasıl ki sevdiğinin elini tutmuyorsa insan,
Nasıl ki göstermiyorsa parmakların sevdiklerini uzaktan.
Ötesi mi vardı yalnızdın işte.
Lamı cimi olmazdı elleri ceplerinde yürümenin. Her sokağı yalnızlığa çıkardı."
-
Avaz avaz bağırıyordum.
'Sandığınız gibi değil, sandığınız olmaya çalışmıyordum.'
-
Ellerim ceplerimdeydi itiraf ediyorum.
Doğrusu görmüyordum yanımda yürüyenleri ama hissediyordum ince ince yağan yağmuru.
İtiraf ediyorum ceplerimdeydi ellerim.
Çünküsü şuydu işin:
Akdeniz iklimiyle doluydu ceplerim.
Uçurtma uçan gökler, göğe bakan kahkaha pınarı çocuklarla doluydu.
Ceplerim;
Pamuk pamuk huzurla, martının kanatlarında getirdiği rüzgarlarla doluydu.
Serçe parmağımı tutan bir bebek büyüyordu.
Sevdiğine kavuşan bir adam gülüyordu.
Bir ihtiyar ağır aksak yürüyordu..
Şimdi onlar bağırıyorlardı avaz avaz ve ben susuyordum.
Bütün bunlar yalnızlıksa 'Ben yalnızım!' diyordum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder