20 Nisan 2015 Pazartesi

HALET-İ İNSAN II

'En son ne zaman çocuktunuz?' diye sorsam size, var mıdır notunu düştüğünüz bir tarih?  Ya da en son ne zaman saklambaç oynadığınızı hatırlıyor musunuz? Kendi içinizde nelerden saklandığınızı sorsam peki? Karanlığa karşı aydınlığı tercih etmediğiniz zamanlar da oldu değil mi? Söylesenize, kaç zamandır körebesiniz kendi yaşamınıza?

-

Şöyle karşılıklı oturup da çocuk olmaktan bahsedelim mi biraz?
Ya da bırakalım da süslü lafları, o günleri özleyelim mi biraz?
Hatırlayalım mı pamuk şekerin o nadir duyulan kokusunu? Elma şekerini satan amcanın ses tonunu? Bilyelere üflediğimizde üstündeki buğusunu?
Vazgeçelim mi bugün olduğumuz zamandan, yaşadığımız günden?


Çocuk olmak uçmakla eş değermiş meğerse ve
insan, kendiyle oynadığı oyunlar kadar büyüyormuş. Kaptığı köşeler, devirdiği taşlar kadarmış tecrübe dedikleri.


İnsanın en geçerli dileği, çocuk kalmakmış meğerse, 'sağım solum sobe, saklanmayan ebe' diyebilmek için. Karanlığa karşı aydınlığı seçebilmek için. Kıymetini bilemediğimiz zamanların pişmanlığı şimdi belimize yük. Zaman geçmekle yükümlüyken gel gelelim, insan her dakika zamana yenik. Demem oydu ki insan, an olur büyük, an olur küçük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder